Watson Bitişiklik Kuramı konusunda bitişikliğin kurucusu kabul edilen Watson’un kuram hakkındaki görüş ve çalışmalarını inceleyeceğiz. Önceki konumuzda Cezayı işlemiştik. Sıradaki kpss öğrenme psikolojisi dersi konumuz ise Watson Bitişiklik Kuramı olacak.
Watson Bitişiklik Kuramı
Bilincin yapısını inceleyen Watson yapısalcılığa karşı çıkmış, özel bir öğrenme kuramı geliştirmiştir. Pavlov’un klasik koşullanma ile ilgili görüşlerini model olarak uygun bulmuştur. Davranışın oluşumunda kalıtsal bir özellik değil çevrenin etkisi olduğunu vurgular. Davranışların belirlenmesinde ve yetiştirilmesinde çevre büyük önem taşır. Watson bu yönüyle tabula rossa (boş levha) görüşünü kabul etmektedir. Bu görüş zihni boş levha olarak görür.
Watson Pavlov’un çalışmalarının yetersiz olduğunu, tepkisel koşullanmanın sadece refleksif olmadığını karmaşık davranışlarda ve korkunun öğretilmesinde kullanılabileceğini belirtmiştir.
Korku Koşullanması ve Uyarıcı Genellemesi Çalışması
Watson arkadaşı Rayner ile birlikte on aylık bir bebek üzerinde bir dizi deney yapmıştır. Bebeğin üstüne beyaz bir tavşan konmuş ve bebeğin davranışları gözlemlenmiştir. Bu deney günümüzde etik kabul edilmemektedir.
- Bebeğin bulunduğu ortama rahatsız edici bir ses verilir. ( Koşullu Uyarıcı) = Bebek ağlamaya korkmaya başlar.
- Bebeğin kucağına beyaz bir tavşan konur. (Nötr Uyarıcı) = Bebek tavşanla oynar, korku belirtisi yoktur.
- Bebeğin kucağına tavşan konulur ve rahatsız edici ses ortama verilir. = Bebek sesi duyunca ağlar. (Koşulsuz Tepki)
- Bir kaç kez bu aşama tekrar edildikten sonra
- Bebeğin kucağına beyaz bir tavşan konur. (Koşullu Uyarıcı) = Bebek ağlamaya başlar. (Koşullu Tepki)
- Kürklü bir mont yanına konur. = Bebek kürklü montu görünce de ağlamaya başlar. ( Uyarıcı Genellemesi)
- Noel baba gibi sakallı nesneye yaklaştırılır. = Bebek yine ağlar. (Uyarıcı Genellemesi)
Korkunun Giderilmesi ve Sistematik Duyarsızlaştırma
Watson korku öğrenilebiliyorsa korkmama da öğrenilebilir demiştir. Korkunun giderilmesinde de tepkisel koşullanmayı kullanmak istemiştir. Bu yöntem sistematik duyarsızlaştırmaya benzemektedir.
Tavşandan korkması öğretilen bir çocuğa tavşan kafes içerisinde uzaktan gösterilmiştir. Her gün tavşan bir miktar daha yakınlaştırılmış. Çocuğun yanına kadar getirilmiş ve serbest bırakılmıştır. Çocuğun artık tavşandan korkmadığı görülmüştür. Tavşan başlangıçta çocuk için nötr uyarıcı iken korku ile koşullu hale gelmiştir. Daha sonra alışma mantığındaki gibi koşullu uyarıcı tek başına verilmeye devam etmiştir. Önce alışma gerçekleşmiş daha sonra ise istenmeyen davranış yok olmuştur.
Sistematik duyarsızlaştırma ile kademeli yaklaştırma konusu genellikle birbirine karıştırılan konulardır. Sistematik duyarsızlaştırma korkunun giderilmesi, kademeli yaklaştırma ise yeni bir davranışın kazandırılması için kullanılmaktadır.
Öğrenmede En Son – En Sık İlkesi
Watson öğrenme için pekiştirmeye ihtiyaç olmadığını savunur. Öğrenmenin bitişiklik ve tekrar sayesinde gerçekleştiğini belirtir. Ona göre koşullu ve koşulsuz uyarıcılar ne kadar sık verilirse öğrenme de o kadar güçlenmektedir. Bir uyarıcıya verilecek tepki, uyarıcıya karşı en son ve en sık yapılmış tepkidir.
Kpps eğitim bilimleri öğrenme psikolojisi dersi Watson Bitişiklik Kuramını tamamladık. Bir sonraki öğrenme psikolojisi dersi konumuz Guthrie ve Bitişiklik Kuramı olacaktır.
Korku koşullanması ve uyarıcı genelleme anlatılırken 1. Madde deki sesin verilmesiyle bebeğin ağlaması olayında, sesin verilmesine koşullu uyarı denmiş. Koşulsuz uyarıcı olması gerekmiyor mu?
Bencede cçünkü öğrenilen bi davranış değil.