19. Yüzyıl Osmanlı Siyasi Gelişmeleri içinde Fransız İhtilali ve Sanayi Devrimi sonucu ortaya çıkan ayaklanmalar, isyanlar, antlaşmalarla özerklik ve bağımsızlık kazanan ülkelere değineceğiz. Kpss genel kültür tarih dersinde yer alan Yeni ve Yakın çağda görülen bazı olayları (Rönesans, Fransız İhtilali, Sanayi Devrimi vs.) ise önümüzdeki konularda ele alacağız. Bir önceki konumuzda 1. Meşrutiyet başlığını ele almıştık. Şimdi de 19. Yüzyıl Osmanlı Siyasi Gelişmeler konusunu irdeleyeceğiz.
19. Yüzyıl Osmanlı Siyasi Gelişmeleri
19. Yüzyıl Osmanlı siyasi gelişmeleri denilince aklımıza gelecek olan ilk ve en önemli unsur ‘’Osmanlı’nın toprak bütünlüğünü korumak için çaba göstermesi’’ olmalıdır. Bu yüzyıl Osmanlı açısından ve bu konuyu anlamaya çalışan öğrenciler açısından biraz can sıkıcıdır. Ayaklanmalar, isyanlar, arkadan vurmalar, ihanetler, entrikalar…. Bir konuyu bırakın kitaplara sığamayacak olaylardan ibarettir 19. Yüzyıl.
İki önemli olay Fransız İhtilali ve Sanayi Devrimi, 19. Yüzyılın Osmanlı için berbat bir yüzyıl olmasına sebep olmuştur.
Fransız İhtilali’nin Osmanlıya zararı nelerdir?
Fransız İhtilali milliyetçilik akımını getirmiştir. Bu akım ile azınlıklar isyan bayraklarını çekmişler. Bu isyanları önlemek için Osmanlı sosyal, idari ve askeri alanlarda yenilik ve düzenlemelere gitmiştir. Peki isyan bayrakları aşağı çekildi mi? Hayır. ‘’Belki bu sorunu Avrupalı devletlerin desteğiyle atlatabilirim.’’ diyen Osmanlı İmparatorluğu, Avrupalı devletlerin kendi içişlerine karışmasına da sebebiyet vermiştir.
Sanayi Devrimi’nin Osmanlıya zararı nelerdir?
Sanayi Devrimi ile Avrupalı devletlerinin ekonomisi büyümüştür. Ancak sanayileşemeyen Osmanlının ekonomisi çökme noktasına gelmiştir. Kapitülasyonların etkisiyle Avrupalı devletlerin gözünde bir pazar haline gelen Osmanlı’da üretim azalmış, küçük olan işletmeler kapanmış, loncaların eski önemi kaybolmuş ve tüm bunlar işsizliğin artmasına yol açmıştır. Karnı tok ama gözü aç olan Fransa ve İngiltere Osmanlı’nın Orta Doğu ve Afrika’daki topraklarını ham madde arayışı sebebiyle işgal etmişlerdir.
19. Yüzyıl Ayaklanma ve İsyanlar
Sırpların Ayaklanması
- İlk ayaklanan ulustur.
- Fransız İhtilali ile beraber gelen milliyetçilik akımı Balkanlarda yer alan Sırpların ayaklanmasında ana sebeptir.
- 1812 Bükreş Antlaşması ile bazı ayrıcalıklar elde etmişlerdir.
- 1829 Edirne Antlaşması ile özerklik elde etmişlerdir.
- 1878 Berlin Antlaşması ile de bağımsızlığını kazanmıştır.
Yunanların Ayaklanması
- İngiltere, Fransa ve Rusya’nın desteğini alarak ayaklanmışlardır.
- Yunanlılar Osmanlıdan ayrılarak bağımsızlığını kazanan ilk ulus olma özelliğini de taşımaktadır.
- Yunan isyanı sırasında1827 yılında Fransa, İngiltere ve Rusya Navarin Olayı ile Osmanlı donanmasını yakmışlardır.
Kavalalı Mehmet Ali Paşa İsyanı
Yunanlılar isyan ederken Osmanlıya yardım eden fakat bazı isteklerde bulunan zamanın Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa, bu istekleri kabul görmeyince isyan etmiştir. Bu isyanı bastırmakta zorlanan Osmanlı Rusya’dan yardım istemiştir. Ruslar donanmalarıyla İstanbul’a gelmiş, aynı zamanlarda İngiltere ve Fransa da olaya müdahale edince bu olay uluslar arası bir boyut kazanmış. Tüm bu baskılara dayanamayan ve barışa razı olan Mehmet Ali Paşa ile 1833 Kütahya Antlaşması imzalanmıştır.
Hünkar İskelesi Antlaşması ve Boğazlar Sorunu
- Yüzyıl Osmanlı Siyasi gelişmelerine Rusya ile devam eden siyasi ilişkilerle devam edelim. 1833 Kütahya Antlaşması’ndan sonra kendisini güvence altına almak isteyen Osmanlı, Rusya ile 1833 Hünkar İskelesi Antlaşması‘nı imzalamıştır. Bu antlaşmanın önemli yerleri şunlardır:
- Osmanlı herhangi bir saldırıya maruz kalırsa Rusya Osmanlı’ya yardım edecek.
- Osmanlı Rusya’ya karşı bir saldırı olursa boğazları kapatacak.
- Antlaşma 8 yıl süreliydi ve Avrupalı devletlerin tepkisini çekmişti.
1838 Balta Limanı Antlaşması
- Osmanlı ile İngiltere arasında imzalanan bir ticaret antlaşmasıdır.
- İngiltere’ye yüksek derecede ekonomik ayrıcalıklar verilmiştir. Amaç ise İngiltere’nin desteğini almaktır.
- Osmanlı açık bir pazar haline getirilmiştir.
- Bu antlaşmayla gümrük vergileri çok azalmıştır.
Paris Barış Konferansı ve Paris Antlaşması
1853-56 yılları arasında Osmanlı ile Rusya arasında çıkan Kırım Savaşı ile Rusya Sinop’ta Osmanlıya ait donanmayı yakmıştır. İngiltere, Fransa ve İtalya Rusya’nın boğazlara hakim olacağını düşünerek Osmanlı’nın yanında savaşa girmiştir. Böylece Rusya barış yapmak zorunda kalmış ve Paris Barış Konferansı toplanmıştır. Bu konferans sonucunda da Paris Antlaşması imzalanmıştır. Bu Antlaşmanın önemli yerleri şunlardır:
- Osmanlı’nın toprak bütünlüğünün korunacağı belirtilmiştir.
- Osmanlı’nın Avrupa Devletler Hukukundan yararlanması kabul edilmiştir.
- Osmanlı Devleti ilk kez bir Avrupa Devleti sayılmıştır.
- Karadeniz’in tarafsız olması ve her iki tarafında donanma ya da tersane bulundurmaması üzerine anlaşılmıştır.
Bu yüzyılda Rusya, Tanzimat ve Islahat Fermanı’nda yer alan ayrıcalıkları yeterli bulmamıştır. Osmanlı içinde yer alan etnik unsurlardan yararlanmak için cemaatlerin milliyet esasına göre teşkilatlandırılmasını istemiştir. (Görüldüğü üzere Rusya artık talepte de sınır tanımamaktadır.)
- 1571 İnebahtı (Haçlılar tarafından)
- 1770 Çeşme Savaşı (Ruslar tarafından)
- 1827 Navarin (İngiliz, Fransız ve Ruslar tarafından)
- 1853 Kırım Savaşında Sinop donanmasının yanması (Yine Ruslar tarafından).
Tersane Konferansı ve Londra Konferansı
Balkanların durumu görüşülmek üzere 1876 yılında Tersane Konferansı düzenlenmiştir. Bosna Hersek ve Bulgaristan’a özerklik verilmesi, Sırbistan ve Karadağ’dan Osmanlı kuvvetlerinin çekilmesi kararlaştırılmıştır.
1877 yılında düzenlenen Londra Konferansı’na göre ise Bosna Hersek ve Bulgaristan’a yeni haklar verilmesi ve ıslahatların Avrupalı devletlerce denetlenmesi kararlaştırılmıştır. Bu iki konferansta alınan kararlar Osmanlı Devleti tarafından içişlerine müdahale olarak görülmüş ve kabul edilmemiştir.
Ayestefanos (Yeşilköy) Antlaşması ve Berlin Antlaşması
Tersane ve Londra Konferanslarındaki kararları kabul etmeyen Osmanlıya Karşı Ruslar savaş açmıştır. Bu savaş daha önceden işlediğimiz 93 Harbi’dir. Ruslar büyük bir başarı elde edince Osmanlı barış istemek zorunda kalmıştır. İki taraf arasında Ayestefanos Antlaşması imzalanmıştır. Bu antlaşmayla Avrupalı devletler (İngiltere, Avusturya ve Almanya) Rusya’nın Balkanlardaki hakimiyetinin genişleyeceğini düşünerek karışı çıkmışlar ve yeni bir anlaşma ortaya çıkmıştır.
Bir derede iki balık kavga ediyorsa bilin ki oradan ince uzun bacaklı bir İngiliz geçmiştir. (Kızılderili Atasözü.)
Ayestefanos Antlaşmasını iptal ettiren Avrupalı Devletlerin çabasıyla Berlin’de düzenlenen konferansla beraber Berlin Antlaşması imzalanmıştır. Bu anlaşmayla:
- Sırbistan, Karadağ ve Romanya bağımsız olmuştur.
- Kars, Ardahan ve Batum Rusya’ya verilmiştir.
- İlk kez Ermeni Sorunu ortaya çıkmıştır.
Duyun-u Umumiye İdaresi
Osmanlı dış borçlarını ödeyememesi sonucu Muharrem Kararnamesi ile 1881 yılında Duyun-u Umumiye İdaresi kurulmuştur. Genel Borçlar İdaresi olarak bilinen bu kurum, devletin bazı gelirlerine el koyarak borçların doğrudan buradan ödenmesini hedeflemiştir.
19. Yüzyıl Osmanlı Siyasi Gelişmeleri konusun son kısmına geldik. 1878 yılı ve sonrası önemli siyasi olayları sıralayalım:
- 1878 yılında Bosna Hersek yönetimi Avusturya – Macaristan İmparatorluğuna bırakılmıştır.
- 1881 yılında Fransa Tunus’u işgal etmiştir.
- 1882 yılında İngiltere Mısır’ı işgal etmiştir.
- Girit Adası ayaklanmış ve Yunanistan’a katılmaya çalışılmış. 1868 yılında Girit’e Halepa Fermanı ile ayrıcalıklar verilse de 1896 yılında yine ayaklanmıştır.
- 1897 yılında Yunanistan’ın Girit Adası’nı işgel etmeye başlamasıyla Osmanlı ile Yunanistan arasında Dömeke Savaşı başlamış ve bu savaşı Osmanlı kazanmıştır.
- Osmanlı İstanbul Antlaşması ile Girit Adasını bir süreliğine elinde tutmayı başarmıştır.
Kpss genel kültür Tarih dersinde 19. Yüzyıl Osmanlı Siyasi Gelişmeleri konusunu inceledik. Bir sonraki Kpss Tarih konumuz 2. Meşrutiyet olacaktır.
koca imparatorluğu pozitif bilimlerin gerisinde kalan ve İslamiyeti olduğu gibi yaşamayan osmanlı devlet adamları ve tebası kaybediyor. Ama suç yine Atatürk ün ve Atatürkçülerin üzerine kalıyor. Yobaz olan İslam değil bu bizim arap kültürünü İslamı yaşamak gibi algılayan cahil toplum
serkan tekbaş yorumunun üstüne bir şey yazmak olmaz gayet güzel açıklamışsın kardeşim bu çapulcu soysuzların sıkıntısı islamiyet yoksa türklük falan hikaye 🙂 Türkler en parlak zamanını islamiyeti kabul ettikten sonra yaşamıştır ve bir çok hadis vardır islamiyete hizmet eden topluluk türklerdir.
ne tartışıp duruyorsunuz türkler ne zamanki kılıç zoruyla islamiyete mecbur kaldı işte o zaman bitiş sürecine girdiler. eskiden islamiyet öncesi kadının yerine bakın birde şimdiki duruma bakın. ayrıca şu bir gecede aptal olan alimler meselesi var ne aptal alimlermiş onlar ya 🙂
Kılıç zoruyla kabul ettiyse neden bütün hukuk kurallarını şeriata göre dizayn etti ve bununla adaletin timsali oldu. Hem de dünyaya hükmetti. Nasıl oluyor anlatsana. Ayrıca hangi millet harf inkilabiyla kalkindi.?!!! Latin alfabesi bizim alfabemiz mı ki yana yana atladik kucaklarina. Şimdi yeniden bir harf inkilabiyla herkes cahil kalmayacak mı???
KPSS HAZIRLIK İÇİN GAYET İYİ DİĞER KONULARADA BAKIP ARKADAŞLARIMA ÖNERMEM GEREK. AYRICA GENEL KĞLTĞR KONULARINA GÜNCEL BİLGİLERİDE YÜKLERMİSİNİİZ
ula İslam size ne etti uzaya mekik attınızda atmayın mı dedi kendinin de bi b** olduğu yok anca laf salatalığı yapıyonuz
Ama şöyle birşey de var Serkan Bey; Bilime meraklı olmayan imparatorluklar da bilimin işine gelen kısmını kendi çıkarlarına göre alarak kullanır. Düzinelerce sanatçıyı ve bilimciyi alıp kullanmaları onlara ve yaptıkları işe saygı duyduğu anlamına gelmez. Sadece bir süre kullanılma söz konusudur. Özellikle önceden savaşta mesela barutun topun kullanılması gibi. Bu müslüman arapların uçağa binmek veya televizyon izlemek günah demesine ama bunları kullanmasına biraz benzer. Gittikçe geriye gidiyoruz. İslamiyet hiç bir zaman aydınlanmadı öyle de gider yani. Bu ülkenin vatandaşı olmaktan utanıyorum. Terk etmek istiyorum ama öyle kolay değil. Maddiyat, koşullar, v.s.
Bugün baktığımızda Müslüman ülkelerin hangisi gelişmiş düzeyde. Birşey çıktığı zaman bu kuranda vardı şifrelenmişti falan diyorlar.. O zaman bu kadar yüzyıldır müslümanlar aptal mı ki şimdiye kadar bulup birşey çıkaramıyorlar (Aziz Nesin in dediği gibi) . Sakın Dubai ya da zengin arap ülkeleri var demeyin . Petrol olmasaydı bakalım ne yaparlardı. Parayla yetenek satın alması kolay ama kendilerinin kafası basmaz.
İlk emri “Oku” olan bir dinden bahsediyoruz. Nasıl olurda geri kalmışlığın şuçunu böyle dine atarsınız anlamıyorum. Geri kalmışlığın tek suçlusu varsa o da biziz, bizim hazıra alışmışlığımız. Avrupalı yapar diye beklersek daha çok geri kalırız ama bunda suç ne müslümanların ne de islamin suç tam da bizim. Eski zamanın alimlerine bakarsak zaten anlarız ibni Sinâ, Mimar Sinan, Ali Kuşçu, Farabi ve daha nicesi bunlar hem müslüman hem de dünyada ses getiren insanlar. Onlar nasıl yaptı onların dini bizimkinden farklı mı hayır. O zaman sucu islâma atamazsınız. Ayrıca bu din sadece Araplara gelmedi. Bütün insalara geldi. Ayrıca diyorsunuz gittikçe geriliyoruz diye yanlız şuanda laik bir sistem ile yonetiliyoruz yani din ve devlet birbirinden ayrı zaten Türkler en parlak zamanlarını islamiyetle yaşadılar varın gerilememizim sebebini siz bulun. Bir gece alimleri cahil yapan devrimi düşünün. Temennimiz islamiyeti yaşayan gerçek müslümanların çoğalması ve İslam karşıtı zihniyetlerin yok olması. Hidayete ermesi.
Osmanlı İmparatorluğunu yıkan tek şey yobaz, gerici arap dini islamiyettir. Medreselerde pozitif bilimler kaldırıldıktan sadece dini egitim verildikten sonra duraklama dönemine giriliyor, matbaa ve benzeri teknolojik gelişmeler bile din yüzünden on yıllar boyunca ülke de kullanılmıyor. İslamiyetin Türklere kattığı tek şey çağın gerisinde bırakmasıdır. Bu gidişle turkiye de kokuşmuş arapların dini yüzünden yıkılacak. Bknz. İlk Türk Devletlerine kadına verilen degere vs hatun meclisde bile yer alabiliyor kaç yüzyıl önce, günümüzde bakalım arap yarım adasına kadınlar araba bile kullanamıyor. Türkler isteyerek islamı kabul etmedi baskıyla kılıç zoruyla etti temennim kokuşmuş arapların dinini terk etmemizdir.
Fikrinize tamamen saygı duyuyorum. Ancak Türkler en parlak zamanını İslamiyeti kabul ettikten sonra büyük Büyük Selçuklu Devleti ve büyük bir imparatorluk olan Osmanlı İmparatorluğu zamanlarında yaşamıştır.
Ayrıca bırakın çağın gerisinde kalmasını, gerek Selçuklu döneminde gerek Osmanlı yükselme döneminde büyük İslam alimleri, bilim insanları sayesinde bilimin ve geleceğin merkezi haline gelmiştir. Lütfen buradan kontrol edin : http://www.kpsskonu.com/genel-kultur/tarih/osmanlida-bilim-ve-sanat/ Selçuklu dönemindeki İbni Sina ve daha birçok bilim adamlarını da bunlara ekleyebilirsiniz.
Kısaca Osmanlıdaki dağılma İslamiyetten kaynaklı değildir ancak medreselerdeki pozitif bilimlerin kaldırılması tabi ki gericilik olarak algılanır. İslamiyet bilime ”Oku” emriyle beraber her zaman önem vermiştir. Lütfen Müslümanım diyenlere değil, Bknz İslamiyet 😉
Saygılar
halt etmişsin sen ! Osmanlı en güzel dönemini islamiyeti kabul etmekle yaşadı ! islamiyete pulluk bilgin yok ötmüşsün ordan tengri menen !
insanın okurken sinirleri bozuluyor koca imparatorluğu ne hale getirdiler kafana göre veraset sistemini deyişirsen olcagı bu